Karaman’ın Ermenek ilçesi, fesleğen kokulu dar sokakları, meskenlerin önündeki ve balkonlardaki küçük kaplara ekilen doğal eserleriyle dikkati çekiyor.
Toroslar’ın üzerinde şurası olan ilçe, binlerce yıl öncesine dayanan tarihi, baraj gölü ve otantik yapısıyla kendine has özellikleri barındırıyor. İlçenin güney tarafında, yüksek yamacın altında bulunan eski Ermenek’te ise meskenler, arazi meşakkati ve nahiyenin coğrafi yapısı nedeniyle birbirine bitişik durumda nokta alıyor. Bu durum sokaklarda da kendine has otantik bir mimari yapı ortaya çıkarıyor.
Tarım yeri çok az olmasına karşın ilçe sakinleri, buldukları bir avuç konumda bile doğal eserler yetiştiriyor. Sokaklarda gezerken balkonları saran güller ve sarmaşıklar ile saksılarda ve tenekelerde ekili nane, kekik, fesleğen ve yeşil soğanları görmek, bunların nefes açan kokusunu hissetmek mümkün oluyor.
Ermenek Belediye Yöneticisi Atila Kuvvetli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin, şiddetli coğrafi yapısına karşın tarihi, bakir tabiatı, baraj gölü ve sıcakkanlı kişileriyle ilgi çeken bir mahal olduğunu söyledi.
İlçe halkının, yüzyıllardır, toprağa hürmetinden ötürü yerleşim için yamaç yerleri tercih ettiğini belirten Güçlü, “Ekilip biçilebilecek meydanlar esasen çok az. Bu yüzden sistematik olarak meskenler tarıma elverişsiz, kayalık yamaçlara kurulmuş. Bunu eski mahallelerde bariz olarak görebiliyoruz. Bahçesi olmayan, 2 katlı, birbirleriyle bitişik konutlar. Bu meskenlerin en yenisi 70-80 yıllık. Kişiler deneye yanıla buralarda yüzyıllardır nasıl yaşanacağını öğrenmiş.” dedi.
Bu alanların ve sokakların kendine has otantik bir yapısının olduğunu ve yaşayanların toprak sevgisinin çıplak gözle görülebildiğini vurgulayan Şiddetli, şunları kaydetti “Bu konutların bahçeleri yok fakat kişiler bunu hiç dert etmemiş, bir biçimde toprakla uğraşmanın yolunu bulmuş. Eski bir yağ tenekesi, kullanılmayan el arabasının kasası, bozulan bir buzdolabı, boya kutusu üzere gereçleri toprak doldurup ekip biçiyorlar. Balkonlar, konutların önü bunlarla dolu. Konutun hanımı yemek yapacak, çabucak saksıdan birkaç yaprak soğan, süs biberi, nane, fesleğen yaprağı koparıp sofrasını doğal eserlerle zenginleştiriyor. Bir sokaktan geçiyorsun balkon güllerle, yeşilliklerle kaplı. Bunların arasından gülen bir yaşlı teyze yüzünü göstererek size hal hatır sorabiliyor. Coğrafya ne kadar güç olursa olsun ortam kişisinin toprak sevgisi, buraları cennet bucağı haline getiriyor.”
Bu alışkanlığın uzun yıllara dayalı bir kültür olduğunun altını çizen Kavi, “İlçe sakinleri kesinlikle konutunun bir alanında az da olsa bir şeyler yetiştirir. Tüm dünyayı ve memleketimizi tesiri altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından sonra bu alışkanlığın değeri bir defa daha ortaya çıktı. Toprağın, tarımın, üretimin ne olduğunu, doğal ve sağlıklı beslenmenin değerini anladık. Burada kişilerimiz doğal besleniyor. Saksıda ektiği nane ve fesleğenden yazın taze olarak tüketebildiği üzere kuruttuğunu da kışın tüketiyor.” diye konuştu.
Ermenek’in bu farklı geleneklerini fırsata çevirmek ve ilçede bacasız turizmin gelişmesi için çeşitli girişimler hazırlamaya başladıklarını aktaran Şiddetli, laflarını şöyle sürdürdü “Bu nahiye, tarihin sahifelerinden çıkmış üzere, bozulmamış bir mekan. İnsan bu sokaklarda gezerken huzur buluyor. Bu sokaklarda rastgele bir şey yapmaya gerek yok. Doğal bir yürüyüş parkuru ve gezi meydanı. Ufak tefek dokunuşlarla bu sokakların, herkesin ilgisini çekecek bir merkez olacağına inanıyorum. Mahsusen fotoğraf tutkunlarını ve doğaseverleri ilçemizin fesleğen kokulu sokaklarını gezmeye davet ediyorum. Şimdiki tatil sisteminde yıldızlı oteller, çağdaş kölelik sistemini de içinde barındırıyor. Baktığınız vakit ‘saat 11.00’de kahvaltı yaparsın, 12.00’de börek noktasın, şu saatte şunu yapamazsın’ üzere. Lakin tatilden anladığımız huzur, dinginlik, günün, haftanın ve yılın yorgunluğunu atmaksa bu huzuru maksimum yaşayacakları yan için hakikat adres Ermenek’tir.”
Eski buzdolabının kasasına soğan eken Ayşe Öner ise bu işten zevk aldığını belirterek, “Ekecek bahçem yok lakin yeniden de bir şeyler ekiyorum. Eski buzdolabının kasasına toprak doldurdum. buraya yeşil soğan ektim. Saksılara ve leğenlere de biber, nane, fesleğen, tere ve roka ektim. Bunları taze taze tüketiyoruz.” dedi.
İlçe sakinlerinden 75 yaşındaki Ayşe Özmen de saksıya ektiği fesleğenlerle vakit geçirdiğini lisana getirerek, “Büyük bir bölge olsa ekemem. Bunlarla oyalanıyorum. Onlara her gün bakarım, sularım. Ektiklerimle konuşurum.” tabirlerini kullandı.
Haber7
